10 Kasım 1938 - Mustafa Kemal Atatürk'ün bedenen aramızdan ayrılması

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'in Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı bir evde doğdu.

Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selanik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü (Fatma, Ömer, Ahmet, Naciye) küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule 1956 yılına kadar yaşadı. 

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada 1888 yılında babasını kaybetti. Bu acı kaybı nedeniyle bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti ve artık Mustafa Kemal oldu. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulu’nda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu, Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kıdemli Yüzbaşı oldu. Manastır'a 3. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Karargahı’nda çalışmaya başladı. 

1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal devletin kara ve deniz güçlerinin zayıflığı nedeniyle ordu gönderemeyeceği için bir grup arkadaşıyla birlikte gizlice Trablusgarp’a gitti. Tobruk ve Derne bölgesinde görev alarak bölgedeki sivil halkı örgütledi. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşı’nı kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığı’na getirildi. 

Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal, Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında önemli bir rol oynadı. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliği’ne atandı. Bu görevi devam ederken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa dahil olmuştu. Mustafa Kemali 19. Tümeni oluşturmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarısının üzerine albaylığa terfi etti. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi’ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir. 

Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları'ndan sonra 1916'da Çanakkale’den Edirne’ye nakledilen 16. Kolordu Komutanlığı’na atandı. Edirne'deki bu kolordu, Kafkas Cephesi'nin önem kazanması üzerine bir süre sonra aynı adla Diyarbakır'a nakledilince Mustafa Kemal Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geri geldi. Veliaht Vahdettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Daha sonra bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezareti’nde göreve başladı. Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarını işgale başlamaları üzerine Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararlılığının kurtaracağını" belirtip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da hareket etti ve burada heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atıldı. Meclis ve Hükümet Başkanlığı’na seçildi.

Anadolu’da başlayan ancak bölgesel olan Milli Mücadele çalışmalarını tek çatı altında TBMM’de toplayıp düzenli ordu kurulmasını sağladı. Batı Cephesi’nde I. ve II. İnönü Savaşları, Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebeleri’ni kazanarak Anadolu’daki işgalci kuvvetleri topraklarımızdan çıkarttı. Bu süreçte Sakarya Zaferi sonrası 19 Eylül 1921’de Meclis tarafından Mareşal rütbesi ve Gazi unvanları verildi. 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırarak egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğunu net biçimde ilan etti. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni Türk Devleti’nin kuruluşunun en önemli adımını attı. 6 Ekim’de İstanbul’u işgalci kuvvetlerden teslim alarak ülkede bulunan son işgalci birlikleri de resmen çıkarttı. 13 Ekim’de Ankara’yı başkent ilan ederek 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan etti ve ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Yeni Türk Devleti’ni çağdaş uygarlık düzeyine çıkartmak için hukuk alanından ekonomiye, siyasi konulardan toplumsal konulara, eğitimden dini konulara kadar pek çok alanda sayısız devrimler yaptı.

14 Ocak 1923’te annesi Zübeyde Hanım İzmir’de hayatını kaybetti ve Karşıyaka’da toprağa verildi. 29 Ocak 1923’te Latife Hanımla evlendi ancak uzun ömürlü bir evlilik olmadı. 5 Ağustos 1925’te sona erdi. Çocukları çok seven Mustafa Kemal Afet, Sabiha, Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra ve Mustafa ismindeki çocukları manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları da himayesine aldı. 1927, 1931, 1935 yıllarında TBMM tarafından yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Soyadı Kanunu ile birlikte 24 Kasım 1934’te Atatürk soyadı verildi. 1937 yılında bir kısım taşınmaz mülklerini devlet hazinesine ve Ankara ile Bursa belediyelerine bağışladı. Geri kalan kısımdan ise kız kardeşine, manevi evlatlarına ve kendisinin kurduğu Türk Tarih ve Türk Dil Kurumu’na pay ayırdı. 

Atatürk kitap okumayı çok severdi, zengin bir kütüphanesi vardı ve savaş dönemlerinde bile kitaplarını yanından ayırmadığı bilinirdi. Güreş ve yüzmeyi, Balkan türküleri dinlemeyi, zeybek oynamayı çok severdi. Sakarya adında bir atı ve Fox isminde bir köpeği vardı. Devlet ve bilim adamlarını ağırlamayı ve ülke meselelerinde fikir alış verişinde bulunmayı çok severdi. Fransızca ve Almanca biliyordu. 5 Eylül 1938’de vasiyetnamesini yazdırdıktan sonra ilk kez komaya girdi. 8 Kasım’da ikinci kez komaya giren Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım’da saat 09.05’te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda aramızdan bedenen ayrıldı. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü geçici bir törenle Etnografya Müzesi’nde defnedildi. 

Vefatının 15. yıl dönümünde -1953 yılında- Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve halkın yoğun katılım gösterdiği görkemli bir törenle ebedi istirahatgahı olan Anıtkabir’e defnedildi.

 

Yorumlar

Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Yazın

Teşekkürler! Yorumunuz kısa bir süre sonra yayınlanacaktır.