13 Ekim 1923 - Ankara'nın Başkent Olması

Birinci Dünya Savaşı'nı bitiren Mondros Antlaşması ile İtilaf Devletleri'nin 13 Kasım'da İstanbul'a asker çıkarması sonucunda Osmanlı Devleti fiilen sona erdi. İşgal altındaki başkentte son Osmanlı Mebusan Meclisi 12 Ocak 1920'de toplandı. Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkıp Milli Mücadele'nin fitilini ateşlemesi ve İstanbul'daki Mebusan Meclisi'nde işgal karşıtı seslerin yükselmesi sonucunda İngilizler 16 Mart 1920'de meclisin çalışmalarına son verdi. Meclisin kapanmasının akabinde Milli Mücadele'nin İstanbul'dan başlayamayacağını gören vekiller Anadolu'ya geçmeye çalıştı. Birçok milletvekili bunu başarırken bazı vekiller yakalanıp tutuklandı.

Amasya, Erzurum, Sivas gibi Anadolu'nun çeşitli yerlerinde toplantılar yapan, Kurtuluş Savaşı'nın hazırlıklarını yapmaya çalışan Mustafa Kemal 19 Mart 1920'de bazı il ve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Genelgede "Türk ulusu kendi yaşamını ve bağımsızlığını koruyacaktır." ifadesi bulunmaktaydı ve ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri düşünüp uygulamak üzere ulusça olağanüstü yetki verilecek bir meclisin Ankara'da toplantıya çağrılması ve dağıtılmış olan mebuslardan Ankara'ya gelebileceklerin de bu meclise katılmaları istendi. Bu amaçla yapılacak seçimle belirlenen milletvekilleri ile dağıtılan Osmanlı Mebusan Meclisinden kaçarak Ankara'ya gelebilenlerden 84'ü, ilk mecliste yer aldı. Mustafa Kemal, 22 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi'nin açılışını duyurduğu genelgesinde ise bundan sonra bütün sivil ve askeri makamların ve bütün ulusun emir alacağı en yüksek katın bu meclis olacağını kaydetti. Bir gün sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi resmen açıldı ve 30 Ağustos 1922'de Kurtuluş Savaşı nihai zaferle sona erene kadar Milli Mücadele'nin yönetildiği, ordunun ihtiyaçlarının idare edildiği yer oldu.

Ankara'nın meclisin toplandığı yer seçilmesinin sebebi, Anadolu'nun ortasında işgal edilen topraklara eşit mesafede bulunması, işgal altındaki kritik bölgelere demiryolu bağlantısının olması, muharebe imkanlarının yeterli olması ve Mustafa Kemal Samsun'a çıktığından beri Milli Mücadele için toplanan kongrelerde en istekli coğrafyalardan biri olmasıydı. 

24 Temmuz 1923'te Kurtuluş Savaşı'nı bitiren Lozan Barış Antlaşması gereğince İngilizler İstanbul'u 6 Ekim 1923'te tamamen boşaltınca gündeme başkent sorunu geldi. İstanbul isminin yeniden zikredilmesi sebebiyle Mustafa Kemal İzmit'te İstanbul'dan gelen gazetecilerle yaptığı görüşmede İstanbul'un askeri açıdan riskli bir şehir olduğunu ve kendisinin gündeminde İzmir, Bursa, Eskişehir ve Ankara'nın bulunduğunu belirtti.

Malatya Milletvekili olan İsmet Paşa, Ankara’nın başkent oluşunu öngören önergeyi 9 Ekim 1923'te on dört arkadaşı ile birlikte TBMM'ne verdi. İsmet Paşa, Ankara’nın hükümet merkezi olması konusunu acil bir sorun olarak görmekte ve Lozan'dan itibaren zihnine yerleşmiş bulunduğunu ifade etmektedir. İsmet Paşa'ya göre, Ankara’nın başkent olması iç ve dış olmak üzere çeşitli sebeplere dayanmaktadır: “Lozan'da Batı dünyasının murahhasları, mütehassısları, diplomatları ile görüşüyorum. Bunlar İstanbul Hükümeti'ni İstanbul muhitini tanıyan insanlar ve yeni devletin o muhitin insanlarına göre kurulmasını arzu ediyorlar. Bunu her hallerinden anlıyorum. Bizim bakımımızdan meselenin daha ehemmiyetli ve değişik cepheleri var. Bir defa Boğazlar askeri bakımdan tamamıyla açık, tamamıyla emniyetsiz. Bu vaziyetteyiz. Lozan Antlaşması’yla elde edebildiğimiz neticeler ve tarihi şartlar bizi endişeye sevk ediyor. Ayrıca Anadolu’nun ortasında bulunarak ve bir Anadolu hükümeti olarak yeni devleti çalıştırmak istiyoruz”. Öneri Meclis'te oylandı ve coşkuyla kabul edildi. Böylece Ankara, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başkenti oldu.

Mustafa Kemal Atatürk, Ankara'nın başkent olma nedenlerini ve sürecini Nutuk'ta şöyle anlattı:

"Lozan Antlaşması'nın eklerinden olan boşaltma protokolü uygulandıktan sonra, tümüyle düşman elinden kurtulan Türkiye'nin bütünlüğü eylemli olarak gerçekleşmişti. Artık yeni Türkiye Devleti'nin başkentini yasa ile saptamak gerekiyordu. Bütün düşünceler, yeni Türkiye'nin başkentinin Anadolu'da ve Ankara kenti olması gerektiğinde toplanıyordu. Coğrafya ve strateji durumu en kesin önemi taşıyordu. Devletin başkentini bir an önce saptayarak iç ve dış kararsızlıklara son vermek çok gerekli idi. Gerçekten, bilindiği gibi başkentin İstanbul olarak kalacağı ya da Ankara'ya taşınacağı sorunu üzerinde öteden beri içerde ve dışarıda kararsızlıklar görülüyor, basında demeçlere ve tartışmalara rastlanıyordu. Dışişleri Bakanı İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 günü bir maddelik yasa tasarısını Meclis'e önerdi. Altında daha 14 kadar kişinin imzası olan bu yasa önerisi, 13 Ekim 1923 günü uzun görüşme ve tartışmalardan sonra pek büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Yasa maddesi şudur: Türkiye'nin başkenti Ankara'dır."

Yorumlar

Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Yazın

Teşekkürler! Yorumunuz kısa bir süre sonra yayınlanacaktır.