19 Ekim 1448 - II. Kosova Zaferi

Osmanlı Devleti 1444'te Varna zaferi ile başta Macarlar olmak üzere Haçlı kuvvetlerine ciddi zayiatlar verdirerek Balkanlar'daki hakimiyetini pekiştirmişti. Varna'da Haçlı ordusunun kumandanlarından olan Macar Janos Hunyadi imparatorları Vladislas'ın ölümü üzerine tahtın geçici sahibi olmuş, ülkenin idaresini ele almıştı. Hem Varna'da uğradığı bozgunun intikamını almak, hem de naibi olduğu tahta kalıcı olarak sahip olabilmek için Osmanlı'ya karşı yeni bir savaş başlatmak istiyordu çünkü ülkesi Balkanlar'a yerleşen Osmanlı ile doğrudan komşu olmuş ve Türkler'in muhtemel sıradaki hedefleri olacaklarını biliyordu. Bununla birlikte tek başına muvaffak olamayacağını düşündüğü için bu savaşı bir Haçlı-Osmanlı mücadelesine çevirmek istiyordu. Bu isteği doğrultusunda Papa, Venedik, Aragon ve Napoli Krallıkları'na çağrıda bulunmuş ancak umduğu cevabı alamamıştı.

Macarlar ordu oluşturma çabasındayken Osmanlı da Arnavutluk ve Mora'da çıkan isyanları bastırmaya çalışmakla meşguldü. II. Murat Arnavutluk'ta İskender Bey'in çıkardığı isyanı bastırmak için mücadeleye girişmiş ve Kocacık ile Akçahisar kalelerini zaptetmişti. Sultan Murat ordusunu komutanlarına emanet edip Edirne'ye dönmeye hazırlanırken Hunyadi'nin Eflak Prensliği destekli ordusuyla Balkanlar'a indiği haberini aldı. Bunun üzerine Sofya'ya dönerek buradaki kuvvetleriyle ordusunu birleştirerek Kosova'ya doğru ilerlemeye başladı. İki ordu 17 Ekim'de Kosova Ovası'nda karşı karşıya geldi. Sultan Murat'ın kuvvetleri 50000 civarında iken Hunyadi'nin ordusunda 35000 Macar ve müttefikleri Eflak Prensliği'nden gelen 8000 kişilik bir destek kuvvet ile 2000 civarı Alman ve Bohemyalı paralı asker bulunuyordu. 16 Ekim sabahı iki ordu da Kosova Ovası'na yerleşmiş savaşın son hazırlıklarını yapıyordu. Sultan Murad Hunyadi'ye sulh için bir heyet gönderdi ancak Macar komutan elçileri kabul etmedi.

17 Ekim 1448'de başlayan savaşın başlarında iki ordu da birbirlerini tartıyor, hafif çarpışmalar yaşanıyordu. Osmanlı ordusunun sol cenahı Anadolu Beylerbeyi, sağ cenah Rumeli Beylerbeyi tarafından komuta ediliyordu. Ortada ise azap ve yeniçerilerin koruması altında padişahın bulunduğu merkez güçlerden oluşan bir düzende sıralanmıştı. Yine merkezde süvari hücumlarına karşı kalkanlı ve mızraklı askerlerden oluşmuş bir müdafaa hattı hendek çevresine kurulmuş ve bunun etrafına develer konulmuş, toplar dizilmişti. Macar ordusunda sağ tarafta Macar kuvvetleri, sol tarafta ise Alman, Bohem, Eflaklı kuvvetler bulunuyordu. İki ordu arasındaki ilk ciddi hamle Macarlardan geldi. Macar süvarileri üç koldan taarruza geçtiyse de Osmanlı güçleri savunma vazifelerini yerine getirmeye muvaffak oldular ve ilk gün sonuçsuz bir şekilde sonlandı. Savaşın ikinci günü Hunyadi, Varna'da kendisinin de kararı ile alınmış ancak kendilerine pahalıya patlamış topyekün hücum taktiğini yeniden uygulamaya karar verdi.

18 Ekim günü Hunyadi kanatlardan topyekün taarruza geçerek planını uygulamaya koydu. Süvariler Osmanlı'da yeniçerilerin tuttuğu orta hatta kadar ilerlemeyi başardılar ancak burada ilerlemeleri durduruldu. Macar hücumu karşısında Sultan Murat Osmanlı geleneksel taktiği olan sahte ricat taktiğini uygulumaya karar verdi. Yeniçerilerin hızlarını kestiği Macar süvarilerinin etrafını Osmanlı sağ ve sol kanatlarında bulunan Anadolu ve Rumeli Beylerbeylikleri'ne bağlı olan askerler ani ve hızlı bir manevrayla sararak Hunyadi ve adamlarını çembere aldı, birçok önemli Macar komutan etkisiz hale getirildi ancak Hunyadi kurtulmayı başardı. Savaşın üçüncü ve son gününde Eflak askerlerinin ihanetiyle yalnız kalan Macar ordusuna karşı Osmanlı birlikleri tutundukları son saflara girip, barikatlarını yıkarak Macar ordusunu bozguna uğrattı. Böylelikle Osmanlı bu tarihe kadar yapmış olduğu en uzun süren ve en çok kan dökülen savaşı kazanmış oldu. Dağılan müttefik ordusu yaklaşık 20000 kayıp verirken Osmanlılar ise savaşın mutlak galibi olmalarına rağmen düşmanlarının yaklaşık iki katı yani 40000 civarı şehit verdi. 

2. Kosova Muharebesi Avrupalı devletlerin Osmanlı'yı Balkanlar'dan atmak için tertip ettikleri altıncı ve son büyük girişim oldu. Bu savaş ile birlikte Balkanlar'ın yaklaşık 400 yıl boyunca Osmanlı'nın toprağı olduğu kabul edildi ve Eflak ilinde Macar etkisi kırılarak Osmanlı'nın nüfuzu arttı. Kazanılan zafer sayesinde Osmanlı Balkanlar'daki güvenliği temin edip İstanbul'un Fethi'ne giden yolu açmış oldu. Yine bu savaş Avrupa'nın, Osmanlı karşısında 1683 yılında yapılan 2. Viyana Kuşatması'na kadar savunmada beklediği dönemin başlangıcı kabul edildi.

Yorumlar

Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Yazın

Teşekkürler! Yorumunuz kısa bir süre sonra yayınlanacaktır.