5 Mayıs 1929 - Ayhan Işık'ın doğum günü

5 Mayıs 1929 yılında doğan Ayhan Işık, oyunculuk,yapımcılık,yönetmenlik,senaristlik,ses sanatçılığı ve ressamlık mesleklerini icra etti. 3 kız ve 2 erkek kardeşe sahip olan Ayhan Işığın doğum yeri İzmir'in Konak ilçesidir. Doğumundan 4 ay sonra ailesi ile birlikte İStanbul'a göç etmiştir.

Babasını 6 yaşındayken kaybeden Ayhan Işık ortaokul yıllarında okul masraflarını karşılayabilmek için gazete ve dergilerde hikaye ve kapak resimleri çizer. Yazın okullar tatil olduğunda cam kırık şişe kontrollüğü yaparken ek iş olarak ressamlıkta yapar. Birçok meslek ve işi icra eden Ayhan Işık 1953 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden mezun oldu.

Bir müddet grafikerlik yapan Ayhan Işık arkadaşının Hollywood starı Clark Gable'a benzeterek yaptığı teşvikle birlikte 1951'de Yıldız Dergisi ve İstanbul Film'in artislik yarışmasına katıldı ve kazandı. Bu yarışmadan sonra Ayhan Işık ilk filmi olan "Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan" filminde oynadı.

Ayhan Işık 1959'da Hollywood'a giderek sinema konusunda incelemelerde bulundu ve Türkiye'ye döndüğünde yeni filmler çevirdi. Küçük Hanım seri filmlerini halk beğenerek izledi.

Yeşilçam'da 200 kadar filmde rol alan Ayhan Işık mert, tuttuğunu koparan karakterleri oynadı. Bir müddet sonra yapımcılık,yönetmenlik ve senaristlik yapan Ayhan Işık 1976 yılında "Örgüt" filmini çekti. Bu filmde oyunculuk ve yönetmen oldu.Fiziği ve yeteneğinin dikkat çekmesinden dolayı ikinci filminden sonra yaptığı bütün filmlerde başrol oynadı.

Ayhan Işık "Kral" ünvanını aldı ve 1954 yılında Türk Film Festivali'nde ,1962 yılında Ses'de, 1965 yılında Artist'de ve daha birçok yarşımalarda "en başarılı erkek oyuncu seçilerek" ününü en uzun koruyan ilk oyuncu oldu.

İstanbul'da Bebek'teki evininin balkonununda güneşlenirken 13 Haziran 1979'da beyin kanaması geçirdi. Gülen Işık ile evli olan Serap adında da bir kız evlada sahip olan Ayhan Işık 16 Haziran 1979'da vefat etti.

Ayhan Işık'ın ölümünü hakkında hissettiklerini Türkan Şoray "Sinemam ve Ben" adlı kitabında “Yıllar sonra Ayhan Işık’ın ölüm haberi beni çok etkiledi. Nişantaşı’ndaki Güzelbahçe Hastahanesinin bahçesinde bekleyen çok insan vardı, herkes ağlıyordu. Ben de aralarındaydım. Acı haber beni çok sarsmıştı. Hastahaneden içeri girdim, herkes bahçede olduğu için içerde kimseler yoktu. Birden boş bir odada sedye üzerinde, üstünde beyaz örtüyle yattığını gördüm. Uzun süre donmuş kalmıştım. Hastahaneden çıktım. Bebek sahilinde bir bankta saatlerce tek başıma oturup boş boş denizi seyrettim.” yazdı.

Osman Fahir Seden "Cenazesi bir hadise oldu. O kadar kalabalığı insan kolay kolay göremez. Şişli Camii’nin avlusunu dolduranların yüzde elliden fazlası cenazeyi seyretmeye gelen basit insanlardı. Yüzde elliye yakını, “filânca da oradaydı” dedirtmek için, acaba basın benim de bir resmimi çeker mi diye poz veren tufeylilerdi, bir kısmı da onu tanıyanlardı. Herkes “daha geçenlerde onunla beraberdik, daha birkaç gün önce şuradaydık, buradaydık” diyenler, bir kısmı da kendisini ne kadar yakından tanıdığını ispat etmeye çalışan budalalardı, züppelerdi. Bir an filmlerinin büyük bir kısmının prodüksiyon amirliğini yapan Yüksel Tanık’la göz göze geldik. Ağlıyordu. “Meğer yakın arkadaşı biz değilmişiz”  dedi. O kalabalık içinde içten, kalbinin ta içinden kahrolan üç kişi hatırlıyorum, biri kızı Serap, diğeri çok yakın arkadaşı merhum Sadri Alışık ve bir diğeri de Feridun Karakaya (Cilalı İbo). Cenaze namazı kılındı. Hakkımızı helâl ettik. Ayhan’ı götürdüler.” diyerek Ayhan Işık'ın cenazesi ve vefatı hakkında yaşadıklarını ve hissettiklerini anlattı.

Yorumlar

see you soon, take care of yourself

Yorum Yazın

Teşekkürler! Yorumunuz kısa bir süre sonra yayınlanacaktır.